Arife Beyhan

Arife Beyhan

Kebikeç

İmaret'in Leylekleri

25 Ocak 2020 - 15:15

Yıl 1996, Belçika'nın süper lise dengi okulumda, Fransızca dersi öğretmenim sözlü olarak, "Kendi ülkelerinizi düşündüğünüzde  aklınıza gelen ilk şey nedir" diye sormuştu.

Belçikalı sınıf arkadaşımın biri "Belçika denildiğinde aklıma çikolata geliyor", İspanyol arkadaşım "Benim aklıma güneş geliyor", Fransız "Benim aklıma da Paris geliyor" diye devam etmişti ve sıra bana geldiğinde; ben de "Türkiye denildiğinde aklıma leylek geliyor" diye cevap vermiştim...

Arkadaşlarım ve öğretmenim bu cevaba çok şaşırmışlardı. Onlar, kebab, döner, Antalya, İstanbul... gibi bir cevap bekliyorlardı.

Şaşkınlık içinde bana doğru döndüklerini gördüm.

Öğretmen, şaşkınlığına bir cevap arıyarak şöyle sormuştu "Peki Arife neden aklına leylek geliyorda başka bir şey gelmiyor? Türkiye ile olan bağını anlamış değilim. Anlatır mısın? Belki senden öğreneceklerimiz var" diye sormuştu.

⁃"Biz Türkler; bayrağına, toprağına, memleketinin havasına ve suyuna, ailesine, evine çok bağlı insanlarız. Başka bir ülkede doğmuş büyümüş olsak da, hiç bir kuvvet bizim bu bağımızı koparamaz. Bizde Anadolunun zenginliği ailedir. Buda saygı sevgi ve bağlılığı getirir. Anaya, babaya, eşe, evlada, tüm canlılara ve vatana saygıyı sevgiyi getirir 

Her yaz tatilinde, ailem ile memleketimize araba ile gidiyoruz. Yolculuğumuz neredeyse tam üç gün sürüyor. Beş kardeş üç gün arabanın içinde; yiyoruz, içiyoruz, uyuyoruz ve sonunda sabırla beklediğimiz memleketimize kavuşuyoruz.

Karaman'da bizim iki katlı bir evimiz var. Belçika'daki evimiz gibi bahçesi, kaloriferleri yok, sıcak suyu da sobaya odun atarsanız var... Bizler o evi tam 10 ay boyunca sabırla bekleyip hayal ediyoruz. Geceleri rüyalarımızda, o evde evcilik oynuyoruz. Hasret duyduğumuz akrabalarımızla özlem gideriyoruz... 

O evimizin çatısına çıktığımızda ise, biraz ilerimizdeki camiyi görürüz; İmaret Camisi. Caminin bitişiğinde camiyi yaptıran Karamanoğlu İbrahim Bey’in türbesi var. Kubbesinde de leylek yuvası.

Bu caminin tarihi çok eskidir, neredeyse 600 yıllık bir yapı. Aslında bir imaret (Aşevi) olarak yapılan yapının girişinde çok anlamlı bir mesaj vardır. O mesaj şöyledir; "Kapı açıktır giriniz, malı mübahtır yiyiniz”... Bu yazı Müslüman Türk toplumun gönül zenginliğinin duvara ve yazıya yansımasıdır..

Gelelim şimdi asıl meseleye...

Karaman denildiğinde, -ki Türkiye kelimesini gördüğüm, duyduğum veya söylediğim zaman Karaman ile benim için eşittir- aklıma ilk gelen olan leylektir.

Her yaz, biz gurbetçi Türkler memleketimize göç ederiz. Yani bu caminin minaresinde bulunan iki leylek gibi.

Leyleği hiç düşündünüz mü öğretmenim? Neden Müslüman ülkelerde Camii'lerin minareleri üzerine, Hristiyan ülkelerin ise kilise çanların üzerine yuva kurarlar? Neden masallarda bebeği leylek getirir? Neden bir çok evin posta kutusunda leylek resmi olur? Hiç düşündünüz mü? 

Biz kainata bakarken neyin ne olduğunu çok iyi okuya biliyor muyuz? Yaradan o kadar güzel bir düzen koymuş ki, algılayabiliyor muyuz?

Leylekler huzur ve yuvayla ilgili sembolün ismidir tüm dünyada aslında...

O leylekler, her yıl bizim gibi kışın göç edip, yazın ise evlerine tekrar dönerler. Hatta çocukken o leyleklere isim bile takmıştım, bana çok ilginç gelirlerdi.

Leylekler ayrıca çok sadık çiftlerdir. Çiftin biri öldüğünde ondan kalan hatıralar adına yıllarca aynı yuvayı kullanır. Çünkü unutmaz sevdiğini, değer verir sadece canlı haline değil, sahip olduğu sevgiye de... 

Kalbiyle bedenini, bedeniyle de kalbini birleştirebilmiş sevda olmayı başarabilmiş semboldür.

Leylekler hayvan olduğu halde, ait olduğu yeri terketmezken biz insan olarak nasıl terkedelim? Onlardan almamız gereken çok mesaj yok mu öğretmenim?"...

Öğretmenim ve arkadaşlarım uzun bir süre sessizce bakakaldılar. Öğretmenim, verdiğim cevabın onu çok duygulandırdığını söyleyerek artık leyleklere çok farklı bir açıdan bakacağını söylemişti ...

Evet bu anlattığım tam 20 yıl önceydi.

Şimdi öğretmenim bu soruyu bana tekrar sorsa, aynı cevabı verebilecek miyim, bilmiyorum...

Ne yazıkki, artık Avrupalı Türkler daha doğrusu gençler ait oldukları toprakları merak edip, yazın o leylekler gibi göç etmiyorlar. Kalpleri ve bedenlerini birleştirmiyorlar. Bunun yerine, başka bir ülkede tatilini geçirip ailesinin büyüklerinin ellerini öpmektense, havuz başında güneş altında olmayi tercih ediyorlar..

Leylek bile evine bu kadar sadıkken, gel sen de örnek al ve ait olduğun yere arada sırada bile olsa göç et...

Sevgilerimle.

Arife BEYHAN
Belçika

YORUMLAR

  • 0 Yorum